DİYABETTE GÖZ SAĞLIĞINA DİKKAT
DİYABETİNİZ VARSA GÖZ SAĞLIĞINIZ DA RİSK ALTINDA Sağlıksız beslenme, genetik gibi faktörlerin sonucunda ortaya çıkabilen diyabet yani şeker hastalığı, kan şekerinin kontrolsüz yükselmesidir. Uzun süre yüksek seyretmesi göz sağlığının da bozulmasına neden olmaktadır. Bu konuda farkındalık yaratmak amacıyla 14 Kasım, şeker hastalığına odaklanan “Dünya Diyabet Günü” kabul edilmiştir. Aynı zamanda 14 Kasım, 1922 yılında insülini keşfeden Frederick Banting’in doğum günüdür. Peki, diyabet hastalarında en sık görülen göz sorunları nelerdir, diyabetik retinopati nedir? Yeni Yüzyıl Üniversitesi Gaziosmanpaşa Hastanesi Göz Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden, Uzm. Dr. Samira Hagverdiyeva ‘diyabetin göz sağlığı’ üzerindeki etkilerini anlattı Diyabet hastalarında en sık görülen göz sorunları nelerdir? Diyabet, ilk dönemlerinde ve kan şekerinin çok yüksek olmadığı dönemlerde pek belirgin göz rahatsızlığı oluşturmaz; fakat kan şekerinin kontrolsüz yükselmesi ve uzun süre yüksek kalması durumunda bulanık görme, çift görme, çizgilerin eğilmesi, gözlüklerin yetersiz gelmesi gibi şikâyetlerle ilk belirtiler başlar. Diyabet hastalığının görme kaybı oluşturmadığı yani görme ile ilgili bir şikâyetin olmadığı dönemde fark edilmesi, hastalığın ilerlemesini önlemek açısından oldukça önemlidir. Diyabetik retinopati nedir? Diyabetik retinopati, 20-74 yaş aralığında görme kaybının önde gelen nedenlerinden biridir. Kan şekerinin yüksek seyretmesi, görme tabakası olarak bilinen gözün retina tabakasındaki damarların tamlığının bozulmasına neden olur. Damar yapısı bozulduğunda, göze gelen kan akımında aksaklık ve tıkanıklık oluşur. Bu da retina tabakasındaki görmeden sorumlu hücrelerin zarar görmesine, hasarlanan damarlardaki kan ve serumun damar dışına çıkarak görme merkezi olan sarı noktada ödem oluşturmasına neden olur. Göze gelen kan akımının uzun süre aksaması retina hücrelerinin besinsiz kalmasıyla sonuçlanır. Bu hücrelerin besinsiz kalması sonrasında göz içine bazı kimyasal maddeler salgılanır. Bu maddeler VEGF olarak adlandırılır ve göze gelen yetersiz kanı telafi etmek için yeni damar oluşumunu sağlar. Yeni oluşan damarlar da retinanın normal yapısını bozarak görme kaybının daha ciddi aşamalara ilerlemesine yol açar. Diyabetik retinopatinin belirtileri nelerdir? Diyabetik retinopati hastalarının en önemli şikâyeti az görmedir. Bazen ani gelişen göz içi kanamaya bağlı olarak da görmenin aniden kötüleşmesi ve örümcek ağı şeklinde uçuşmalar görülmesi de söz konusudur. Uzun süredir diyabetiniz varsa siz de risk altındasınız Diyabetik retinopatide en önemli risk faktörü hastalığın süresidir. Süre ne kadar uzunsa diyabete bağlı göz hastalığı gelişme riski o kadar yüksektir. Ayrıca kan şekeri seviyesinin ve kan yağlarının yüksek olması, kol tansiyonunun düzensiz seyretmesi, anemi, sigara kullanımı, diyabete bağlı böbrek sorunları, gebelik ve ergenlik gibi hormonal dalgalanmaların olduğu dönemler diyabetik retinopati gelişme riskini artırmaktadır. Diyabetinizi kontrol altında tutarak görme kaybını engelleyebilirsiniz Diyabetin kontrol altında tutulması diyabetik retinopatinin önlenmesi açısından en değerli tedavidir. Sıkı diyabetik kontrole rağmen görmeyi tehdit eden ve azaltan diyabetik retinopati tablosu geliştiğinde zamanında tedavi edilirse görme korunabilir. Diyabet hastalarına göz muayenesi ne zaman ve hangi sıklıkta yapılmalıdır? Tip 1 diyabet hastalarında göz dibinde ilk lezyonlar diyabet başlangıcından yaklaşık 5 yıl sonra görülmeye başlanır; ancak tip 2 diyabet sinsi başlangıçlı olduğundan hastada diyabet başlangıcı tanı konmasından yıllar öncesidir. Bu nedenle tip 2 diyabetli hastalarda tanı konulur konulmaz ilk göz muayenesinin yapılması gerekmektedir. Çeşitli çalışmalarda bu durum değişse de yeni tanı konan tip 2 diyabetli hastaların %20’sinde diyabetik retinopati saptanabilmektedir. Hastanın hiçbir şikâyeti yoksa bile yılda 1 kez göz dibi muayenesi tekrarlanmalıdır. Diyabetik retinopati saptananlarda ya da gebelik gibi özel durumlarda takip aralığı daha kısadır. Diyabetik retinopati teşhisi nasıl konulur? Damlalı detaylı göz ve göz dibi muayenesi yapılarak tanı kolaylıkla konulur. Hastalığın şiddeti, tedavi kararı ve sonraki dönemlerde takibini yapmak için ek testler gerekebilir. Diyabetik retinopati nasıl tedavi edilir? Diyabetik retinopatide hastalığın durumuna göre farklı tedavi seçenekleri uygulanabilmektedir. Genel olarak kullanılan tedavileri 3 ana başlıkta toplamak mümkün; argon lazer fotokoagülasyon, intravitreal enjeksiyonlar ve vitrektomi cerrahisi. Lazer tedavisinin amacı, görmeyi başvurduğu düzeyde tutmaya çalışmaktır. Gerektiğinde birkaç seans uygulanır. İntravitreal enjeksiyonlar tedavisinde göz içerisine anti-VEGF ilaçlar ve steroid uygulanmaktadır. Lokal anestezik damla uygulamasından sonra göz ve göz çevresi antiseptik bir solüsyonla temizlenir ve gerekli hazırlıklar yapılır. Daha sonra ince bir iğneyle gözün beyaz kısmından ilaç göz içine enjekte edilir. Görme merkezindeki ödem intravitreal enjeksiyonlar ile tedavi edilerek başarılı sonuçlar alınmaktadır. Hastaların en çok sorduğu soru tedavi sıklığı ve süresidir. Bu tedavi aylık olarak enjeksiyonlar şeklinde yapılmaktadır. Her hastaya ve ilaca göre tedavi sıklığı ve süresi değişebilmektedir. Tedavi için geç kalmış ve tüm tedavilere rağmen ilerleme gösteren hastalarda ise vitrektomi cerrahisi uygulanmaktadır. Göz içindeki kanamaların ve çekinti yapan bantların temizlenmesi ve retinanın tekrar normal anatomik yapıya ulaştırılması hedeflenir. Ameliyat sırasında göz içerisine hava, silikon, gaz gibi tampon maddeler verilmesi gerekebilir. Diyabet hastalığının yol açtığı başka hastalıklar var mıdır? Diyabet hastalığının risk oluşturduğu bir diğer göz problemi göz tansiyonu olarak bilinen glokomdur. Özellikle tedaviye geç kalmış ileri evrelerde gelişen bir durum olduğundan, diyabet hastalarında gelişme olasılığı diğer kişilere göre iki kat daha fazladır. Katarakt oluşumu da diyabet hastalarında diğer bireylere göre daha sık görülür. Diyabet hastaları göz sağlığı için nelere dikkat etmelidir? Diyabet yani şeker hastalarının göz sağlığını korumak için dikkat etmeleri gereken en önemli husus uzun dönem kan şekerini (HbA1c) iyi kontrol etmeleridir. Bunun yanı sıra kol tansiyonu ve kan yağlarının iyi kontrolüyle birlikte stresten uzak kalarak yaşa uygun egzersiz ve yürüyüş yapılması yararlı olur. Ayrıca sigara ve vücuda zararı olan kimyasallardan uzak kalınmaya çalışılmalı; sağlıklı bir beslenme ve yaşam tarzının mutlak gereklilik olduğu unutulmamalıdır.
|
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı